
Çamur, Derviş Zaim’in üçüncü filmi. Bülent Emin Yarar, Mustafa Uğurlu, Yelda Reynaud ve Taner Birsel’in başrolünde yer aldığı film Halil, Temel, Ali ve Ayşe adlı karakterlerin eylemleri üzerine oturtulmuş. Çamur ise bu karakterlerin eylemlerinin zeminini ve mayasını oluşturan bir gösterge olarak sunulmuş. Çünkü çamur en genel anlamda insanın yaratılış mayasını, doğasını yani fıtratı temsil ediyor, neticede insan topraktan gelip, toprağa dönüyor.
Temel geçmişinde saklı duran kötülüklerden büyük bir pişmanlık içinde. Masum insanları gençlik ve cahillik döneminde öldürmesi sonradan şahsiyetini bulduğunda O’nda onulmaz vicdan azaplarına neden oluyor. Cesetleri, yığınla çamur barındıran bir bölgeye gömen Temel, bugün o bölgeye her gittiğinde kendisiyle yüzleşeceği için büyük bir tedirginlik duyuyor ve çamurluğa gitmekten kaçınıyor. Ayşe’nin beraber çamurluğa gitme önerisini bu nedenle reddediyor, çamurluk Temel için geçmişin günahları hüviyetine bürünüyor. Temel bu durumu Ayşe zor duruma düştüğünde O’na yardım için çamurluğa gittiğinde aşmayı başarıyor. O’nun için ‘kötü’ olan bir mekan, orada iyilik yapılınca artık zihinde oluşan tasavvur yıkılmaya doğru yol alıyor. Bu nedenle Temel arkadaşlarıyla tarihi eser kaçakçıların elinde ölümle burun burunayken, kaçakçıları çamurluğa tek başına götürebilip, fedakarca ve kendisiyle tamamen yüzleşme cesaretini de göze alarak, Ayşe’ye yardım ettiğinde adım attığı iyiliği bu defa zirveye taşıyarak yüceltiyor. Ama yine insanca! Ölüme yürüyüşteki çığlıkları ve çamurluğu kazıp ölü kemiklerini eline aldığındaki gözyaşları bunun en kesin ifadesi.
Halil; Ayşe ile nişanlı olan, geçmişi Temel gibi günahlarla örülü olan ancak kendi iç hesaplaşmasını yapmayan, hayatına devam eden bir karakter. İnsani yönünü meta karşısında unutan bu karakterin sorgulaması da Temel’de olduğu gibi çamurlukla kesişiyor. Çamurlukta Ali’nin bulduğu tarihi eserleri O’ndan istifade ederek alan, nişanlısından habersiz heykellerle ortadan kaybolan, daha sonra ise kurduğu bağlantılarla daha çok günaha batmış olarak, başı darda kalınca paralarla(ellerinin kiri) dönen Halil için çamur yine kendi benliğine ayna tutuyor ve mayasında kötülük barındıran Halil için kötülükle eş değer bir anlam ifade ediyor.
Ayşe ise aldanan ama özündeki iyiliği ne pahasına olursa olsun korumayı başarabilen bir duruş sergiliyor. Halil’den sonra geçirdiği sıkıntılar, çamurluğa Temel’le gitmek isteyip reddedilişi ve çamurlukta tek başına kalarak çamura batışı hep aldanmanın acısını gösterirken, Ayşe karakteri için çamur, aldanıp en dibe vurmuş bir insanın bataklığa battığını düşünse de yeniden iyiliği keşfedip yol alabileceğinin simgesi halinde. Çünkü kardeşi Ali’nin çamurluktan çamur getirmesini istemesine karşın sıkıntılı dönemlerinde kardeşine öfkelen Ayşe, daha sonraki gidişatta görüleceği üzere çamuru kendisi getirmeyi teklif ediyor.
Ve Ali’ye geldiğimizde diğer karakterlerden farklı bir özellik çarpıyor gözümüze. Ali konuşamamaktadır. Bilindiği üzere konuşmak iki türlüdür. İçe konuşmak ve dışa konuşmak. Dışa konuşmanın aracı dil, içe konuşmanın aracı ise düşüncedir. Dışa konuşamayan Ali içe konuşmakta yani düşünmektedir. Diğer insanlar tarafından garipsenip, anlaşılmaz bulunması da O’nun bilge duruşunun delili gibidir. Çamurla olan ilişkisi, yalnız başına tuttuğu nöbetlerde gelişmeye başlar. Yöre halkı için şifa kaynağı olan çamur, Ali’nin ilk kez bu süreçte dikkatini çeker. Konuşamamasından dolayı sürekli olarak ses tellerine çamur sürmeye başlar. Ali için çamur, inanç olmuştur. Vücudunun hastalıklı bölgelerinin alçıdan yapılmış temsillerini de bu inançla çamura gömer. Bu davranış O’nun hakikatinin temsilidir. Konuşamaz iken boyunlu bir adam başı, ayağı topal iken de alçıdan yapılmış bir ayak gömer çamura. Çünkü bir kez inanmış ve inancının karşılığını da bulmuştur. Ve şimdi Çamur’la ilgili sözü, Çamur’un yönetmenine bırakalım:
“Sanırım ‘çamur’, hem iyilik hem de kötülükleri yayma yeteneği ile donatılmış bir yer. Çamur bazen iyileştirebiliyor, bazen de insanın başına kötülükler getirebiliyor. Çamurun insana ne zaman hangi etkide bulunacağı ise o insanın çamura karşı ilişkisi ile doğru orantılı olarak beliriyor. Ya da şans faktörü bu muhtemel etki üzerinde rol oynuyor. Söylemek istediğim bir başka nokta da yaptığım filmin çamur motifini metafizik bir fenomen haline getirmeye çalışmadığı noktasında yer alacak. Ali filmin sonunda çamurdan medet umduğu zamanlarda gidip gömdüğü baş kalıbını çamurdan çıkarır, çamura gömülü bacağını da kırar. İnsanın yaşadığı süreçlere müdahale edebilme yeteneği ile donatıldığı inancı filmimde mevcuttur.”
Çamur (2003) için “0 yorum” bulunmaktadır.