
Yunan klasikleri arasında yer alan Sofokles‘in "Oedipus Rex" adlı yapıtının sinema uyarlaması olan filmin yönetmeni aykırı duruşuyla tanınan Pier Paolo Pasolini. Kendisini Binbir Gece Masalları veMarquis De Sade‘nin kitabının uyarlaması olan Salo adlı filmleriyle de hatırlıyoruz. Mitleri sinemaya uyarlama konusunda ayrı bir deneyime sahip Pasolini. Öldürülmesi de bu yüzden belki de. Alışılmışın dışında farklı bir Batı’yı sunduğu için. Kötüyü göstermek bir bakıma iyinin değerine işarettir. Çünkü iyi olmadığında ikame prensibi gereği yerine gelecek olanı göstermezseniz, iyinin pratikte devamını da uzun bir süre sağlayamazsanız veyahut da teorik de bir erdem olarak kabul edilmesini. Pasolini’nin yapmaya çalıştığı şey belki de tam olarak buydu.

Oidipus’un kendisi ile ilgili korkunç kehanetin ardından kötülüğe doğru yürüyüşünü ve kaderden kaçamayıp yaşadığı büyük acının ardından iyiliği kendi ruhunda buluşunu konu edinen klasik eser Batı literatüründe büyük önem arz ediyor. Oidipus babasını öldürüp annesi ile ilişki yaşar. Bu durumdan ne kadar kaçmak isterse istesin bunu başaramaz. Ve laneti vücuduna damgalar bir şekilde gözlerini ve kulaklarını keser. Sigmund Freud, çocukluğun bir döneminde erkek çocukların annelerine ilgi duyup babalarına düşman kesildiği duruma "Oidipus Kompleksi" adını vermiştir ki tamamen bu hikayeden esinlenmiştir. Hatta belki de Freud’un bu görüşü ortaya atmasına sebep olmuştur da diyebiliriz. Freud bu görüşünü çok fazla temellendirememiştir. Hakikat araştırmalarınıza ideolojinizi karıştırdığınızda kabullerinizi ispatlamaya yönelik tezler ortaya atarsınız. Bu kabullerinizi belirli bir mantıksal zemine oturtursunuz da. Tıpkı Freud gibi. Kişisel görüşlerini psikanalize fazlaca karıştırmakla eleştirilmiştir bu yüzden.
Filmin başında çimlerde koşuşturan kadınlar, sallanan ve dönüp duran bir kamera eşliğinde algılatılır. Sarsıcı bir giriş olur. Ve de ani. Bir anne ile Freudyen bir göndermeyle onu emziren bebeği görürüz. Anne kameraya doğru bakar ve mimikleriyle bize filmi anlatır. Bu sahne filmin özeti gibidir. Anne önce gülerken sonra gerilerek uzun bir süre yüzünü kasar, kaşlarını çatar adeta gelecek olan kötülüğü bildirir ve uzun bir süre yüzünü böyle tutar ki kötülüğün filmin büyük bir bölümünde süreceğini düşünürüz.(ki Oidipus’un kötü ruh hali ve annesiyle ilişkisi uzun sürmüştür.) Ardından hafif ufak bir tebessüm ve kendisini emziren bebeğe bakış. Bunca kötülüğe rağmen bir şekilde iyiliğe yönelişin gerçekleşeceğinin habercisidir.

Pasolini sarsılan kamerayı çok iyi kullanmış ve gerçeklik duygumuzu filmin içindeki gerçeküstü hikayeyle bağdaştırmamızı başarmıştır. Filmdeki efsanevi öğeler (sfenks, Apollonlu bilge vs.) filmin kapısında bizi izleyici olarak durdursa da, Pasolini’nin çekimleriyle kapıdan geçer ve hikayeye dahil oluruz. Hikayenin bir hakikat araştırması oluşu da bunu etkiler. Oidipus gerçeği aramak için ülkesini ve ailesini bırakıp gitmiş ve yol boyunca yaşadıklarıyla bir daha geri dönememiştir. Bulmak istediği hakikat ile karşılaştığı hakikat bambaşkadır ve O’nu bambaşka süreçlere sürüklemiş, O’na bir dönüşüm yaşatmıştır. Hikaye boyunca farklı mecralarda farklı olaylarla aranan hakikat, Oidipus’ta sürekli bir değişime sebep olur. Öze dönüş gerçekleşmesi beklenendir ki film boyunca Oidipus’un hangi düğümün çözülmesinden sonra bunu gerçekleştireceğini merakla bekleriz. Tüm sevilenlerin yitirilişi (annesi aynı zamanda karısı, babası, dış dünya ile bağı olan gözleri ve kulakları) filmdeki düğümün çözülüşü gibidir. Ayrıca gözlerin kör edilmesi ilkel toplumlardan bu yana erkeğe uygulanan bir cezayı, hadım etmeyi getirir akıllara. Oidipus’un yaşadığı travma hemen cezalandırma güdüsüyle yer değiştirir ve cezayı da kendi erilliğine keser. Dış dünyanın acılığı karşısında dışarıyla teması kesme ve tamamen bir içe yöneliş bir başka etken olarak da sayılabilir.

Film hikayeyi günümüzde ve sıradan insanlarla başlatıyor, tarihsel zeminde yaşatıyor ve tekrar modern zamanlara yani günümüze taşıyor. Bu anlamıyla da mitin hayatımızdaki işlevini konumlandırıyor. Günümüzdeki bir kişi kendisini içinde bulunduğu toplumun efsaneleriyle besler, kültürü ile büyütür, geçmişe yolculuk yapar, kökenini bulur ve kökenini bulduğu ağacın bir dalı olma yolunda eserler verir, çalışmalar yapar. Efsaneler medeniyetlerin oluşmasında bu derece önemlidir ki, iki bin beş yüzyıla yakın tarihi olan bir eserin günümüzün sanat dallarında hala yaşatılıyor olması bunun en büyük göstergesidir. Pasolini’nin zaman düzlemini film içinde kaydırması tek kelime ile bunun ifadesidir.
Kral Oidipus (Edipo Re) için “0 yorum” bulunmaktadır.